ZOR BİR SÜREÇ
İnsanın bazı şeyleri görebilmesi için ya mekân değiştirmesi lazım ya da olayları bizatihi yaşaması lazım. Yaşadığımız Covit-19 süreciyle ilgili kendi çapımızda verdiğimiz uğraş sonucunda hamdolsun sıkıntı yaşamadan süreci atlatmaya çalışmaktayız. Ancak bilmediğimiz veya görmediğimiz bazı olaylara şahit oldukça sürecin ne kadar zor olduğunu daha iyi anlama fırsatımız oldu. Of’ta bulunan ata yadigârı mekânlarımızı senenin belli zamanlarımda ziyaret eder, yıkık dökükleri tamir edip mezarlarımızı ziyaret ederiz. Aksi halde o mekânlar oturulmaz hale gelip viran olurlar, bu nedenle de yılda en az iki kez sıla-i rahim yapıp, bu eksiklikleri gidermeye çalışırız. Yaklaşık on gündür bu minvalde Of’taki dede ocağımızda bulunmaktayım, burada bulunduğum on günün sekiz gününü çalışarak geçirdim. Evdeki eksikler, etrafta yıkılan duvarlar, büyüyen dikenler derken her gün çalışmak zorunda kaldık. Çalışmak güzel bir şey de insanı çok yormakta, ama ne olursa olsun insan bedeninin bu tür çalışmalara da ihtiyacı var.
Of’taki evimiz Uzungöl’e yarım saat mesafede, normalde yaz aylarında Uzungöl’deki yoğunluk nedeniyle sonbaharda gideriz ama bu yıl durum çok farklı. Uzungöl’e giden yolda her yıl yaşanan trafik yoğunluğu olmayınca çalışmadığımız günlerden birini Uzungöl’e ayırdık. Uzungöl’e gidince emin olun içim acıdı. Nerede o cıvıl cıvıl kalabalık, nerede o Arap turistler, nerede o yoğun araç trafiği. Sokaklar bomboş, birkaç yerli turist dışında sokaklarda Allah kulu yok, milyonlarca lira para harcanıp yapılan o canım tesisler bomboş. İşletmelerin yüzde sekseni hiç açmamış, yüzde yirmisi açmış ama onlar da zararına çalışmaktalar. Yapılan tesisler Uzungöl bazında çok fazla ama dışarıdan gelen turistlere göre yapıldığından bu seneye kadar sorun yaşanmamıştı. Demek ki işletmelerin yatırım yaparken sadece yurt dışından gelecek turistlere göre yatırım yapmaları doğru değilmiş. Zaten üç ay çalışan işletmeler yurt dışından gelen turistlerin Covit-19 hastalığı nedeniyle gelmemeleri üzerine bir yıl daha boş yatacaklar. Bu işletmelere yapılan yatırımlara mı acırsınız, orada çalışamayıp işsiz kalan insanlara mı acırsınız yoksa bölgede bu yatırımlar nedeniyle ayakta duran işletmelerin durumuna mı acırsınız….
Diyeceksiniz ki Uzungöl öyle de Ege sahilleri farklı mı? Oralarla ilgili de bir araştırma yaptım, oralarda da durum çok farklı değil. Yabancı turist yok denecek kadar az, yerli turist var ama onların da ekonomik durumları ortada. Hiçbir yerli turist yabancı turistin harcadığı paranın değil yarısını dörtte birini bile harcamaz veya harcayamaz. Bir de işin şu yanı var; fiyatlar almış başını gitmiş, yeme içme malzemeleri iki katına çıkınca işletmeler de fiyatlarını ona göre artırmak durumunda kalmışlar. Hâl böyle olunca da yerli turistler kıyıda köşede yemeye başlamışlar bu da zaten zorda olan işletmeleri daha da zor duruma sokmuş. Bu durum sadece turizm sektöründe mi var derseniz elbette hayır. Eğitim sektöründen hizmet sektörüne, ulaşım sektöründen yatırım sektörüne tüm sektörlerde ciddi sıkıntılar var.
Hükümet bu konuda çok ciddi destekler verdi. Ankara’da bir odanın genel başkanından aldığım bilgi bana çok enteresan geldiği için sizinle paylaşma gereği duydum. Oda başkanı, “Bu süreçte Berat Albayrak’ın Maliye Bakanı olması ülkemiz için o kadar faydalı oldu ki anlatamam. Cumhurbaşkanı, Berat Albayrak’ı Maliye Bakanı yaptığında hepimiz çok kızmıştık ama emin olun Berat Bey sayesinde ekonomi çok ciddi kazanımlar elde etti” dedi. Hatta bu süreçte özel sektörden gelen taleplerin yüzde doksan sekizinin Berat Albayrak tarafından karşılandığını, her akşam ekonomiyle ilgili Cumhurbaşkanına brifing verdiğini ve devletten istenilen her şeyin alındığını söyledi. Bu durum bana çok enteresan geldiği için sizlerle de paylaşma gereği duydum. Demek ki insan kendini yetiştirebiliyor, Berat Bey de maliyeci olmadığı halde kendisini güzel yetiştirmiş ve konusuna vakıf bir bakan olmuş.
Dünyanın zor bir süreçten geçtiği gibi ülke olarak da zor bir süreçten geçtiğimiz muhakkak ama her zorluğun bir genişliği, her darlığın bir varlığı, her sıkıntının da bir rahatlığı olduğu da muhakkak. Bu zor süreci atlatmak üzere olduğumuzu düşünmekteyim. TBMM’nin önceki gün çıkardığı kanunla Cumhurbaşkanına verdiği yetkiye bakıldığında hükümet, sanayicisinden tüccarına, esnafından yatırımcısına destek vermeye devam edecek gibi gözükmekte. Zaten o destekler olmamış olsaydı emin olun ekonomi çok daha sıkıntılı bir durumda olurdu. Umarım bu sıkıntıları hep birlikte aşar, çok daha rahat günlere döneriz. Allah kimseye sıkıntı vermesin diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.