Amatör siyasetçilerle profesyonel siyasetçilerin farkı
Amatör siyasetçilerle profesyonel siyasetçilerin farkı
Haftasonu kayınbiraderimin Umre ziyaretinden dönüşü ve rahmetli olan kayınvalidemden sonra kayınpederimi yeniden evlendirmek için, İstanbul'a gittim. Samsun'da olup, bitenleri yakından takip edememiş olsam bile, az sonra anlatacaklarımdan İyi ki İstanbul'a gitmişsin, demek ki burada olsa idin daha neler yazacaktın diyeceğinizi duyar gibiyim.
Oniki yıllık bir aradan sonra şehrimize nasip olan Bakanlık koltuğuna oturan Mustafa Demir, sessiz, sakin, polemiklere girmeyen bir yapıya sahip olmanın yanında, en ince ayrıntısına kadar olup biten her şeyin farkında olan, usta bir siyasetçidir. Havza ilçesinden başlayan ziyaretleri, Kavak, Samsun ve Ordu'daki Ak Parti İl Kongresi ile son bulmuştur.Havza'dan başlayan program akışına, İl yönetiminden İl Başkanının yanında az sayıda birkaç yöneticinin katılması, bana Refahyol hükümetinin devlet Bakanı Ahmet Demircan'ın, ilk Samsun'a gelişindeki karşılamayı hatırlattı. Zira dönemin İl Başkanı Adem Güney milletvekili listesi yapılmakta iken, ben ve Nizamettin Kaplan (Nezih Beyefendi) birlikte hareket edip listeyi birlikte yapmış olmamıza rağmen, aradan geçen kısa bir sürenin ardından, bugünkü İl Başkanı'nın babası Haşım Hoca'nın baskısı sonucu, beni ve Nizamettin Kaplan'ı İl Başkan yardımcılığı görevlerinden almış, bizde o tarihten sonra yönetim kurulu toplantılarına katılmamak sureti ile yönetimden ayrılmıştık.
57. Refahyol Hükümetinin kurulması ile devlet bakanlığı koltuğuna oturan Ahmet Demircan, ilk Samsun ziyaretine gelmeden beni arayıp, Havana tesislerinde buluşmamızı isteyince, ben, Nizamettin Kaplan, Ali Duran, Eski Rektör Seyid Mehmet Şen Beylerle birlikte Havana tesislerine gidip, orada Bakan'ı beklemeye başladık. Bakan Bey geldiğinde, hepimizle görüştükten sonra beni aracına alarak, Başgöl Petrol'de bekleyen il yöneticilerinin olduğu yere gittik.Araçtan ben ve Bakanın birlikte çıktığımızı gören il Başkanı ve arkadaşlarının yüz hatlarından bana ne demek istediklerini çok iyi anlıyordum. Hatta o günlerde bir arkadaşım anlattı: Haşım Hoca herkese dönerek "Biz Adnan'ı karşılamaya mı geldik, yoksa Bakanı karşılamaya mı?" demiş.
Bizler o gün amatör siyasetçilerdik ve bu talep benden değil, sayın Bakan'dan gelmişti. Nedeni ise, ısrarla bizlerin yönetimden dışlanmaması için, o günkü İl Başkanına baskı yapmalarına rağmen, bizi dışlayınca, böyle bir harekette bulunmayı özellikle istedi. Aradan oniki yıl geçmiş, bu kez İl Başkanı Ali Akyüz, Teşkilat Başkanı Adem Güney, Bayındırlık bakanı ise Mustafa Demir Bey.Peki o günkü İl Başkanı olan arkadaşımız bugün İl başkan yardımcısı ve Teşkilat Başkanı. Ben ise karşılamada hiç yokum, İstanbuldayım. Sayın Bakan'ın karşılamasında Teşkilat Başkanı yine yok. Sadece İl Başkanı birkaç arkadaşı ile cılız bir biçimde karşılamada.Yetmedi, İl Başkanlığında yapılan toplantıda da Teşkilat Başkanı yok, icra kurulundan önemli sayılabilecek isimler yok.
Sayın Bakan'ın amcasının oğlu, eski meclis başkanı karşılama töreninde, ancak sıraların en gerilerinde yanına dahi yaklaşmıyor. Sadece gereğini yapmak üzere karşılamaya gelmiş. Gelmiş ancak yanında iki kürt politikacı daha var. İlin valisi, bu politikacıların siyasette resmi bir sıfatları olmasa bile onlarla özel görüşüp, siyasi hasbihal yapma gereği duyuyor. Neden? Çünkü onların sıfata ihtiyacı yok, siyasetten alan değil, siyasete veren insanlar. Kim olduklarını programlara katılan arkadaşlar biliyor, benim söylememe gerek yok.
Peki, Teşkilatın bu davranışına rağmen karşılama programı nasıl oldu diyecek olur iseniz, fevkalade görkemli bir karşılama. Devlet her birimi ile orada. Dostların tamamı orada. Siyasette düzgün duruş seyredenler orada. Beklenti içerisinde olup, sayın Bakan'dan umduğunu bulamayacağını düşünenler ise ortalıkta yok. Neden?Çünkü onların bir tek işi vardır, o da kendi menfaatleridir. Kendi menfaatleri olmayınca piyasada gözükmezler, gözükmedikleri yetmez, şehir için yakalanan şansı bitirebilmek için ellerinden ne geliyor ise onu yaparlar. Yapmadık dedikodu bırakmazlar, söylenmedik yalan bırakmazlar, onlar kendileri varsa her şey mübah, kendileri yoksa her şey haram zihniyetindeki insanlardır.
Bu arkadaşlarımızın bu sefer atladıkları veya bilmedikleri bir şey var. O da; karşılarındaki insanların eskisi gibi amatör siyasetçi olmayıp, feleğin çemberinden geçmiş olan profesyonel siyasetçiler olduğudur. Bir de unutmamaları gereken, bu kez o insanların medyası, yazılı, görsel basını var, toplum uyandı. Kimin ne olduğunu herkes biliyor! Sizin anlayacağınız, 25 kuruşa şoför mahalli dönemi bitmiştir. Bu arkadaşlarımıza 'Geçmiş olsun' demekten başka bir şey bulamıyorum. İyi haftalar...
Not:Sayın Bakanın ziyaretinde fotoğraf karesine giren,eski hızlı İmamlardan olup.görev yaptığı camiide görev yapmayıp yerine başkasını görevlendirerek emekli olan ,büyük tüccar Güreş Ağasının marifetlerini önümüzdeki yazılarda okuyacaksınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.