BAKALIM KİM BU DOLMALARI YUTACAK?

Ekonomik hayatın sıkıntılı olduğu bir dönem yaşamaktayız. Bu sıkıntı sektörel bazda tüm sektörleri kapsamakta. Hükümet bir yandan teşvikler verirken diğer yandan da yeni tedbirler alarak esnafı daha da sıkmakta. Sanayici ve iş adamlarının büyük bir bölümü kredi kullanarak dönüşmekte, kredi faizleri gerilemiş olsa da maliyetler sürekli artmakta. Asgari ücrete yapılan zammın ardından işverenlerin yükü bir hayli arttı. Çalışanlar da kendilerine göre haklılar, hayat pahalılığından şikâyet ederek geçim sıkıntısı yaşadıklarını söylüyorlar ama sokağa çıktığımıza arabadan geçilmiyor, her evde bir araba değil neredeyse iki araba var. Olaylara iki taraflı bakıldığında herkes kendine göre haklı ama kimse yaşam kalitesinden de ödün vermiyor. Ekonominin lokomotifi pozisyonunda olan inşaat sektörü zor durumda, yılbaşından sonra yapılacak satışlarda emlak değerleri belediyelere verilen beyannameler üzerinden değil piyasa değeri üzerinden olacak, bu durumun emlak piyasasını zorlayacağı kanaatindeyim. 

Ülke olarak petrol gelirimiz yok bu nedenle de hükümet sürekli vergi gelirlerini artırmaya çalışmakta ama sanayici, iş adamı ve esnaf kesimi zor durumda. Kimin yanına gitsem herkes şikâyetçi, insanlar her gün geçmişi arıyorlar. Hükümet her ne kadar personel konusunda teşvik edici tedbirler almış olsa da bu yeterli gelmiyor. Neticede İŞKUR üzerinden alınan personelin çalışma süresi bittiğinde işverenlere maliyet yüklenmekte. İşverenler bu yükümlülüklerini yerine getirdikten sonra eski işçileri çıkartıp yerlerine yenilerini alma cihetine gidiyorlar. Asgari ücret vergi dışı bırakılsa hem işçi hem de işveren bundan fevkalade yararlanır ama bütçe açık vereceğinden hükümet buna yanaşmıyor. Hal böyle olunca da piyasalardaki sıkıntı giderek artmakta, umarım bu işe bir çare bulurlar da toplum biraz rahatlar.

2000 yılından sonra emekli olan vatandaşın durumu içler acısı 1200 - 1300 lira seviyesinde maaş alanlar var, bu maaşlarla geçinmek mümkün değil, doğalgaz, elektrik, su gibi temel ihtiyaçlar bu rakama yakın rakamlar, bu insanlar bu paralarla nasıl geçinsinler. Asgari ücretlinin durumu bu da sanayicinin durumu çok mu iyi derseniz; emin olun sanayicinin işi asgari ücretliden de zor. Hele hele krediyle dönüşen işletmeler yok mu onlara Allah yardım etsin. İşletme giderlerini ödedikten sonra kredi ödemelerini de yapıp para kazanmaları bir yana tamamına yakını eski borçlarını yeni kredilerle kapatma cihetine gitmekteler, bu durum hiç hoş bir durum değil. Geçenlerde esnaf bir arkadaşla sohbet ederken bu konu açılınca enteresan bir şey dedi, on beş yıldan beri sanal ekonomi revaçtaydı şimdi normal ekonomiye geçtik deyince baktım benim daha önce söylediklerimi söylüyor. Neden böyle söylüyorsun diye sorunca, şimdiye kadar herkes elinde olmayan parayla ticaret yapıyordu, şimdi kredilerin son limitleri de kullanılınca iş gerçek ticarete döndü dedi ve dediği de doğru. Hükümet bunu fark ettiğinden zor durumda olan işletmelere kredi yapılandırmasına gidiyor, Bankalara bu minvalde talimatlar veriyor, konkordato ilan etmek isteyen firmaların borçları yapılandırılıyor. Ama bu çözüm mü derseniz merhum Erbakan hocanın dediği gibi bunlar tamamen pansuman tedbirler, sorunları ötelemenin dışında bir şeye yarayacağını sanmıyorum ama inşallah yarar da zor durumda olan firmalar rahatlarlar. 

Diyeceksiniz ki herkes sıkıntıda da basın sektörü rahat mı, elbette bizim sektör de sıkıntıda. Şehrin en önemli gazetelerinden biri yayın hayatına son vermek zorunda kaldı, neden kaldı çünkü gelir gider dengesinde ciddi anlamda sıkıntı vardı da ondan bırakmak zorunda kaldı. Kalanların bir kısmını eski siyasetçiler destekliyor bir kısmı da zar zor ayakta duruyor. Biz bu sıkışıklığa alışık olduğumuzdan hamdolsun dimdik ayaktayız ama farklı sektörlerde iş yapmamış olsaydık bizim de işimiz zordu. Yazılı basının maliyeti çok yüksek, internet gazeteciliği yapanlar öyle değil, onlar evlerinden de bu işi yürütebiliyorlar, çok komik rakamlarla internet gazeteciliği yapılabiliyor. Hatta bazıları uyanıklık yapıp her yıl farklı kişilerle ödül verme organizasyonları yapıyorlar. Bunlar çok enteresan insanlar, önce kimsenin ciddiye almadığı sitelerini çok okunuyormuş gibi gösterip ardından gidip bir siyasetçiyi veya bürokratı bulup sana ödül vereceğiz deyip para alıyorlar. Bir gece yapıp üç beş kuruş masraf ettikten sonra bir yıllık giderlerini karşılayacak parayı alıp işin içinden çıkıyorlar. Oh ne güzel vergisiz, kayıtsız kuyutsuz para, yeme de yanında yat öyle değil mi? Ama merak ettiğim nedir biliyor musunuz, bu dolmaları kimler yiyecek çok merak ediyorum. Zira toplum her şeyin farkında, öyle üç kuruşa bir plaket yaptırıp ödül verdik işine hangi saf kanacak çok merak ediyorum. Bu konunun takipçisiyim, bakalım kimler bunlara para verip ödül alma saflığını gösterecek onu da takip edip yazacağız. Umarım bu dolmaları kimse yemez de milletin parasını heba etmezler diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR