Fadime halanın hayvanat bahçesi
Malumunuz, filozof; insan konuşan hayvandır deyince, bizde bu hayvanları tasnif edip, haklarında bir takım yorumlar yaparak, siz değerli okurlarımızla paylaşmıştık. Tarih kültürüm pekiyi sayılmaz, geçenlerde yazdığım bir yazı ile ilgili öğretmen bir arkadaş arayıp, sultan Abdülmecit ile sultan Vahdettin"in, halef selef olmadıklarını, aralarında 4 padişah olduğunu söyledi, Yazdığımın doğru, söylediklerinin ise yanlış olduğunu bilmeme rağmen, arkadaşımızı bozmamak için doğrudur deyip, telefonu kapattım.
Gönül isterdi ki, öğretmen arkadaşımız kafasındaki bir takım kalıplara takılmayıp, orada asıl verilmek istenen mesajı alabilmesi idi. Ne demiştik yazımızda; tahttan inen padişahla, tahta çıkan padişah yolda karşılaştıkları esnada, yanlarından cenaze geçmekte imiş, tahttan inen padişah cenazeyi selamladıktan sonra yanındakilere dönerek; Görüyor musunuz ölüm ile saltanat biri birine ne kadar yakın demiş, burada anlatılmak istenen: insanların tahtı kalıcı sanmayıp, ölümün yakin olduğu bilinci ile hareket etmeleri gerektiğidir. Bu sözü sultan Abdülmecit söylese ne fark eder, sultan Abdülaziz söylese ne değişir? Önemli olan kimin söylediği değil, ne söylediğidir.
Gelelim bugünkü konumuza, yine bazı tarihçi arkadaşlarım kızacak ama sanırım M.Ö. 200"lü yıllarda, Amisos adındaki bir şehirde, iktidar hizbinin liderliğini yürütmekte olan sert ve diktatör liderinden bunalan birtakım insanlar, çareyi yumuşak huylu, halim selim, kimseyi incitmeyen, yüzü Ak, daha küçük olan kasabanın yöneticiliğini yapan Fadime Hala lakaplı yöneticisini iş başına getirmekte bulmuşlar. Fadime hala, yönetime gelirken daha önce yine sert ve diktatör huylu, o dönemin Saddamı olarak adlandırılan, liderin yanından kovduğu bazı hayvanlar alemini yönetimine dahil ederek, şehri yönetmeye başlamış. Ancak yönetimine aldığı Çakal, Gergedan, Montofon sığırı, Jersey sığırı, Karasığır"ların yanına öküzler, tilkiler, kör yılanlar da eklenince, bizim Fadime halanın işi hayli zor bir hal almış.
İktidarının ilk iki yılını liberal yönetimle yürütmeye alışan Fadime hala, bırakınız yapsınlar mantığı ile hareket ederek, hayvanlar âlemi birbirleri ile yaptıkları hiçbir kavgaya müdahale etmeden, altta kalanın canı çıksın mantığı ile işi epeyce yürütmüş. Ancak Amisos şehri büyüyüp, nüfus artınca, hayvanlar âlemi iç çekişmelere başlayıp, alttan alta kendi adamlarını idarenin belli başlı noktalarına getirmeye başlamış. Birde başlarına Aslan Kral gelip, şehrin bir ucundan diğer ucuna ufak abdesti ile işaretler vurup, buralar benim Krallığımın himayesindedir, kargadan başka kuş tanımam deyince, Fadime hala elindeki evcil hayvanları idare etmekten aciz iken, birde başına ormanların kralı Aslan gelince, olmayan hâkimiyetini tamamen kaybedeceğini anlayıp, çağırmış yanına Aslan Kralı ve demiş ki; Bak aslan kral mademki sen Amisos şehrini sahiplendin, bari şehir dışındaki köylerin hâkimiyetini de bizim Çakal'a ver de anlaşalım, ara sıra yemediğin hayvanlardan bize ve çakal'a da lütfedip verirsen sana minnettar oluruz demiş ve anlaşmışlar.
Doğrusunu ararsanız, Çakal ve Montofon daha önce birkaç kez yönetimi ele geçirdiklerinden, sürekli hak etmedikleri yiyecekleri yediklerinden, aldıkları fazla kiloları verebilmek için yeniden yönetimi ellerine alıp, fazla kilolarını verdirecek adamlara iş imkânı sağlayıp, kendileri de oradan sebeplenip, zayıflamanın yolunu bulmaları gerekiyormuş, bunun farkında olan Fadime hala tüm imkânlarını çakal ve montofon için seferber ederek, diğer tüm arkadaşlarına da sırtını dönerek gerçek yüzünü onlara göstermiş.
Fadime Hala'nın gerçek yüzünü uzun yıllar sonra görme fırsatı bulan arkadaşları, aldatılmanın ve verdikleri emeğin karşılığında aldıkları acımasız dersin etkisi ile Fadime haladan kurtulmaya karar vermişler. Peki, ondan sonra ne olmuş diyecek olur iseniz, yazı dizimizin devamında onu da yazacağız. Bizi izlemeye devam ediniz diyerek yazımı sonlandırıyor ve hayırlı sonları diliyorum
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.