FATMAGÜL'ÜN SUÇU NE?
FATMAGÜL'ÜN SUÇU NE?
Diyeceksiniz ki nerden çıktı bu başlık, baktım ki bu şehirde benden başka kimsenin şehrin sorunlarıyla ilgili en ufak bir gündemi yok, o zaman bu memleketi ben mi kurtaracağım deyip, farklı yazılar yazmaya karar verdim. Karar vermesine verdim de ne yazacağıma bir türlü karar veremiyorum.Güneydoğu sorunlarını yazsam bu işe o kadar hevesliler var ki bana sıra hiç gelmez. Hükümet politikaları ile ilgili yazsam onu da yazan çok yazar var. Enden yemenden yazmaya kalksam zaten herkesin yaptığı iş o bana ne gerek var? Paparazi yazsam sadece dedi kodu üretip köşe yazan birisinden bana hiç yer kalmaz. Kala kala ne kaldı diye düşündüm yaklaşık bir sezon boyunca Fatmagül'ün başına gelen çirkin olay üzerinden toplumu ekran başına bağlayan yapımcıları görünce ben de Fatmagül'ün suçunun ne olduğuna karar veremeyenler için bir hayli zaman yazı yazabilirim diye düşündüm.
Tabii buraya kadar anlattıklarım işin gırgırı ancak gazetecilik mesleği gerçekten sorumluluk gerektiren, gerektiğinde bedel ödemekten geri kalınmaması gereken bir meslektir. Bu mesleği şehirdeki dengeleri gözeterek yapmaya kalkarsanız haber yapmak da köşe yazmak da çileye dönüşür. Çünkü yazacağınız her yazı, yapacağınız her haber ister istemez birilerini rahatsız edecektir. Rahatsız olanlar size alo dediğinde dik duramayacak iseniz o zaman bu işi yapmanız çok zor. Ancak bizim gibi bilgisayarın başına oturduğunuzda sadece vicdanınızın sesini dinleyerek yazı yazmak isterseniz bir köşe yazısını 30 dakikada yazar geçersiniz karşıya.
Bazen bu meslekten olmayıp da sadece köşe yazısı yazan arkadaşlarla konuşuyorum bir kısmı bir yazıyı beş saatte yazdığını söyleyince aklım şaşıyor. Köşe yazısını yazıyorlar, ardından bir çok kez okuyorlar, ardından değişiklik yapıyorlar, ardından edebiyat kurallarına uygunluğuna bakıyorlar, ardından kimsenin zülfigarine dokunup dokunmadıklarını kontrol ediyorlar, ardından da yazıyı tamamlıyorlarmış. İyi güzel de böyle bir yazının ne okuyucusuna, ne yazanına, ne de topluma ne yararı olabilir anlamış değilim.
Önceki gün vurulan meslektaşımızın gazetesi dün olayı haber yapmış, o kadar enteresan haber yapmış ki anlatamam. Arkadaşın resmini koymuş, ardından bir iş adamı vuruldu demiş, ardından iş adamının gazete ile ilgili en ufak bir ilgisini yazmadan haberi tamamlamış. Tamam bu arkadaşımız resmiyette gazetenin sahibi gözükmüyor ancak fiili olarak gazeteyi kimin yönettiği, hatta basın ilan kurumunda yapılan toplantıya bizzat katılıp orada gazete adına fikir beyan ettiğini bu şehirde bilmeyen yok. Ama adı resmiyette olmadığından kıyısından, köşesinden geçmeden haber yapılmış.
Dünkü yazımda da dediğim gibi bu şehirde hiçbir şey göründüğü gibi değil, önde farklı görünen olayların arkasını biraz irdelediğinizde çok farklı olaylarla karşılaşıyorsunuz. Olayların gerçek yönünü kamuoyu ile paylaştığınızda da sizden kötüsü olmuyor. İl Özel idaresinde de durum aynı olmadı mı? Yapılan haberlerin tamamının evrakı olmasına rağmen yapılan hatalardan ziyade bu hataları kim ortaya çıkardı diye olayın üzerine gidilmesi akıllara durgunluk verecek boyutta bir olay değil de nedir?
Yapılan harcamaların, ödemelerin belgeleri ortada, harcama yetkilisinin attığı imza ortada, hatta İl Genel Meclisininin kurduğu ortak komisyonlarda olmasına rağmen bu evrakları dışarıya sızdıranların üzerine gidilmesi, hatta yaptığımız haberlerin mahkemeye verilmesi akıllara tek soru getiriyor iyi güzel de kardeşim o zaman Fatmagül'ün suçu ne demekten kendimi alamıyorum. Sanki bu ödemeler yapılmamış, bu evraklar hiç yok da biz kendi kendimize hazırladık. Evrakların içerisinde bir tane evrak çok ilginç, evrakı muhabirimize veren kişi kimden aldığını söylüyor. Evrağı veren kişi ise kendisine kimin verdiğini açıkça söylüyor.. Ancak şirket sahibi evrak bana ait değil diyor, peki evrak bize nereden gelmiş derseniz onu mahkemede söyleyeceğiz. Bize elinizdeki evrakları savcılığa verin diyenler bakalım o zaman ne diyecekler. Yine üzerine basarak söylüyorum biz kimsenin düşmanı değiliz ancak kamu malının kimseye peşkeş çekilmesine de razı değiliz. Herkes para kazanacak, iş yapacak, vergi verecek, adam çalıştıracak ama üç liralık işi onüç liraya yapmayacak veya hiç yapmadığı işin parasını almaya kalkmayacak. Fatmagül'ün suçunun ne olduğunu bugün de bulamadık umarım önümüzdeki yazılarda buluruz. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.