FİGÜRANLARLA İŞİM YOK ...
FİGÜRANLARLA İŞİM YOK ESAS OYUNCULAR ORTAYA ÇIKSIN
Geçtiğimiz günlerde yaşadığım olayla uzaktan, yakından ilgisi olmayan, tamamen figüranlık görevini üstlenen birisi çıkmış, bir yerel televizyonda tamamen hilafı hakikat olarak, olayı kendisi ile yaşadığımı iddia etmiş. Bu profesyonel çetenin apaçık bir oyunudur. Ben yaşadığım olayı ve sorumlularını Cumhuriyet Savcılığına gidip, şikâyet ettim zaten. İfademde aynen şunlar geçiyor, Bana saldıran kişi Halit Kol"un tetikçisidir. Daha önce futbol oynamak üzere gittiğim Yağız Spor Tesisleri"nde gördüğüm, psikopat tipli bir vatandaş. Ben Erkan Akyüz "ü tanımayacak kadar ahmak mıyım? Hem yanımda kızım, az uzakta şoförüm vardı. Bu tamamen çetenin, yeni bir oyunu olayı farklı mecraya çekme stratejisidir.
Burada üzüldüğüm konu, daha önce haftada bir kez yayın programına konuk olduğum televizyon kanalının, röportajı yapmadan önce verdiği yazı metni olmuştur. Zira beni program bittikten sonra Mahmut Erdoğan aradı ama daha önce aramış olsa idi olayın gerçek boyutunu öğrenebilirdi. O yazının yazılması ve röportajın bitiminden sonraki spiker bayanın yapmış olduğu yorum her şeyi ortaya koydu. Benim iyi bir gazeteci olmadığımı söylüyorlar. Aynı televizyon kanalında, daha iki ay önce her hafta Dobra Dobra programını yaparken reyting patlaması yaşandığını söyleyenlerin, aradan iki ay gibi kısa bir süre geçince tam tersi bir durumu yayınlamaları gerçekten düşündürücü. Ancak ben yine de hem kanal sahibi Ali Yılmaz Bey"i, hem de haber müdürü Mahmut Erdoğan"ı seviyorum. Sanırım olay onlara çok farklı intikal etmiş olmalı ki, bu denli aslı astarı olmayan bir haber yapıldı. Kaldı ki valiliğin Mobese Sistemi olayı görüntülemiştir. Orada kimler vardı, kimler yoktu pek ala ortada. Sonra bana gelen insanı benim farklı göstermeme gerek var mı? Hem yanımdaki kızımın adamın saçlarını çekmesi sonucu ağzını, burnunu dağıttım. Adamı da çok iyi tanıyorum. Sanırım sabıkalıdır, emniyet sicilinden de bu durum ortaya çıkar.
Burada asıl üzerinde durduğum konu, bu şehirde her türlü çirkefliği yapıp, elini kolunu sallaya sallaya gezen insanlar ve onlarla birlikte fotoğraf çektiren bürokratlardır. Yoksa benim şehrin mülki amiri ile ne alıp veremediğim olabilir ki Belediye"de görev yaptığım dört yıllık sürenin üç yılını şimdiki Valimiz ve giden Emniyet Müdürümüzle geçirdim. Aramızda en ufak bir problem yaşanmamıştır. Kavgalı dedikleri bürokratlar bunlar. Bunların dışında onlarca, hatta yüzlerce bürokrat var? Neden onlarla uğraşmıyorum? Çünkü o insanların bu çeteyle uzaktan yakından ilgisi yok. Bu şehirde sanırım yüz civarında sendika vardır. Memur sendikasından, işçi sendikasına, siyasi yelpazelerini de değerlendirmeye koyarsak, iş daha da genişleyebilir. Sorarım size, İl"in Valisi hangisi ile yemeklerde, törenlerde birlikte? DSİ, Karayolları gibi büyük kuruluşlarımızın da sayı itibarı ile Yol İş Sendikası 2 nolu şubesi kadar üyesi var. Sizden bu sendika başkanlarını tanıyan var mı? Örneğin ben tanımam da bilmem de. Ama her ay İbrahim Uzun"un yemekli bir programı vardır ve İlin Valisi de mutlaka o programdadır. Bu şehirde olup bitenlere herkes adam gibi bilmesine rağmen sesini çıkartamıyor. Nedenine gelince dayak yiyen Belediye Başkanı, olayı İl"in Valisi"ne aksettirmesine rağmen, bir şey olmayınca diğer insanlar ne yapsın? Bu olayın direk bir çete organizasyonu olduğunu düşünmekteyim ve orkestra şefleri İbrahim Uzun ile Halit Kol" dur. Diğerleri ise tamamen figürandır. Onların dedikleri benim için fasa fisodan ibaret. Onların yanındaki paralı askerleridir. Konuşan arkadaşın kim olduğunu bu şehirde bilmeyen yoktur. Onun için onunla işim yok. Benim sorularıma bu orkestra şefleri ortaya çıkıp, cevap versinler; Soru 1-Yağız Spor Tesisleri kimden, nasıl ve hangi yolla alınmıştır? Soru2-Yağız Spor Tesisleri için gazetemize bizzat gelerek, reklâm veren Halit kol bir yıldır reklâmları yayınlanmasına rağmen tek kuruş para neden ödememiştir? Soru3-Reklâmlarını yayınlamadığımız zaman bizzat beni İbrahim Uzun arayarak: Kurban o reklâmları yayınla deme ihtiyacı neden hissetmiştir? Soru 4- Eski Yimpaş"ın önünde bulunan otopark kimindir? Soru5- Şehrin göbeğinde olan bu otoparkın günlük geliri nedir, ne kadar kira ödüyor? Soru 6- Şehirde araçtan geçilemezken, onca oto park sorunu varken, neden bu boş arsayla ilgili en ufak bir işlem yapılmıyor veya yapılmak istenirse mutlaka bu insanların rızası alınmak zorunda kalınır? Soru 7-Bu kadar gerçek ortada iken benimle uzaktan, yakından ilgisi olmayan bu kişiyi televizyona çıkartıp konuşturma ihtiyacı neden duyuldu? Soru 8- Ben veya Devletin Savcılarının olayı anlamayacak kadar zavallı olduğumuzu mu sandılar? Ve son sorumu soruyorum: Sizin adamlığınız, delikanlılığınız, şerefiniz yanında ailesi olan bir insanın karşısına adam çıkaracak kadar düşük mü? Ayrıca adamınız onca dayak yemesine rağmen neden inkâr cihetine gidiyorsunuz? Gururunuza mı yediremediniz? Unutmayın ki Allah adili mutlaktır. Karşınıza bir gün benim gibi bir deliyi çıkartır, tüm foyalarınız ortaya çıkar. Yine söylüyorum artık bu şehir bir karar verecek. Ya bu eşkıya bozuntuları ortada gezip, dolaşacak veya aklıselim vatandaş ailesi ile birlikte mal ve can güvenliğinden emin olarak sokakta dolaşacak. Tercih devletin bürokratlarının. Belki bu güne kadar bu medeni cesareti gösterip, bu insanların adını kimse verememiştir. ben görevimi yaptım,sıra savcılarda. Bu olay düpedüz organize bir olaydır. Kendileri de bunu bildiklerinden, sırf dikkatleri başka tarafa çekmek için böyle bir tezgâh kumuşlardır.
Hayırlı pazarlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.