GELELİM ÇARŞAMBA İLÇESİNE
İlçelerin değerlendirilmesi konusunda Çarşamba ilçesi ile ilgili müstakil bir yazı yazmanın daha doğru olacağını düşünsem de buna imkan bulamayacağımdan Tekkeköy ilçesi ile birlikte değerlendirmek istemiştim ancak Tekkeköy'de çok aday adayı olunca bize ayrılan yer bitmişti, nasip olursa bugün sadece Çarşamba ilçesini değerlendirmek istiyorum. Diyeceksiniz ki Çarşamba'da mevcut Belediye Başkanı tek aday ona rakip dahi çıkmadı sen ne yazacaksın ama yazıyı okuduktan sonra bana hak vereceğiniz kanaatindeyim. Öncelikle şunu belirtmekte yarar var Peygamberlerin Hak peygamberi olmalarının en önemli belirtisi tamamının inkarcıları olmasıdır, Cenabı Hak dileseydi Peygamberlere inkarcı olanların tamamını anında helak edip Peygamberlerin mücadele etmesini önünü keserdi. Adem Aleyhisselam'dan Hazreti Muhammet S.A.V. e kadar tüm peygamberlerin münkirleri olmuş, münkirlik yapanların tamamı ile büyük mücadeleler verilmiş, binlerce şehit verilmesinin yanında bir hayli sıkıntı çekilmiştir. Siyasette de tek partili dönemin en çok eleştirilen yönü muhalefetin olmaması ve yönetim biçiminin tek adamlık anlayışı olmasıdır.
AK Partinin Belediye Başkan adaylıklarında her ilçeden aday adayı çıkarken Çarşamba ilçesinden mevcut Başkanın karşısında aday adayı çıkmamış olması ne anlama gelir diye değerlendirecek olur isek öncelikle şunu belirtmek isterim Hüseyin Dündar sevdiğim, değer verdiğim, 2004 yılında aday olabilmesi için uğraş verdiğim bir arkadaştır, eşi elimizde, evimizde büyümüş bir evladımız, kendi çocuklarım gibi sevdiğim biri. Ancak siyaset yapan insanların eleştirilere açık olmaları gerekir, olumlu eleştirieri de olumsuz eleştirirleri de dikkate alarak icraat yapmaları gerekmektedir. Hüseyin Dündar'ın Çarşambada çok güzel hizmetler yaptığına itirazımız yok ancak teşkilatla olan sıkıntılarının geldiği noktaya bakıldığına durum pek iç açıcı gözükmüyor. Bu konuda geçtiğimiz yıl küçük bir hamlemiz oldu ancak sonuç alamadık, seçilmiş Belediye Başkanları ile teşkilatlatlar uyumlu olmak zorundadırlar kimsenin beni halk seçti hesabımı halka veririm deme lüksü yoktur.
Bu konuda bizat yaşadığım iki olayı aktarmak istiyorum, birincisi Büyükşehir Belediyesinde AK Parti Grup Başkan vekili olduğum dönemde o zaman Merkez ilçe teşkilatı vardı, ben o günkü İl Başkanlığının desteklediği İshak Taşçı'yı desteklemiştim ancak seçimi İbrahim Sandıkçı kazanmıştı, isteseydim hiç muhatap olmazdım, zira Büyükşehir Belediyeleri ilçelere karşı değil İl'e karşı sorumludurlar ancak ben öyle yapmadım bizzat kendim seçilen Merkez İlçe Başkanı İbrahim Sandıkçı ile bir araya gelerek onunla çalışacağımı, teşkilattan gelecek her işle ilgileneceğimi söyledim ve ondan sonra Merkez ilçenin tüm masraflarını bir şekilde karşıladığım gibi gelen tüm talepleri karşılamaya çalıştım. Kaldı ki isteseydim hiç ilgilenmezdim kimse de bana en ufak bir şey yapamazdı ancak bu siyaseten hiç etik olmazdı. İkinci olay ise 1994 yılında Refah Partisinden İlkadım Belediye Başkanı seçilen Ahmet Okuyucu çok başarılı bir Belediye Başkanı olmasına rağmen parti içerisinde onu çekemeyen bazı art niyetli kişilerin uğraşı sonucu aday yapılmayınca biz soluğu Şemsiye partisinde almıştık, seçimde hatırı sayılır (7885) oy almış olmamıza rağmen seçimi kaybetmiştik. Bugün hiç kimse o gün Ahmet Okuyucu'nun sahip olduğu gücü yarısına dahi sahip değil, şayet güçlü olduklarına inanıyor iseler bağımsız aday olsunlar ve seçilsinler de onların alnından öpeyim.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın teşkilatlara verdiği önemi herkes çok iyi biliyor, ilçe veya il teşkilatlarını görmezlikten gelerek siyaset yapmak abesle iştigaldir, hasbel kader siyasi birikimlerimize güvenip bizimle istişare etmeye gelen bir çok aday adayına ilk tavsiyem teşkilara gidip oranın desteğini almaları olmuştur. Ben şu hizmeti yaptım, bu hizmeti yaptım ceketimi koysam seçimi alırım diyenler öncelikle bağımsız aday olup kazanacaklar ondan sonra ben onların alnından öpeceğim.
Çarşamba'da mevcut Başkanla ilgili bazı sıkıntılar olsa da bunları kimse seslendirmiyor örneğin Atapark civarında hiç kimseye dört veya beş kattan fazla imar izni verilmezken sadece tek bir firmaya dokuz, on katlı bina yapımına izin verilmesi ve bu binaların Camii silüetini ciddi anlamda kapattığı elime gelen resimlerde açıkça ortada. Ayrıca Belediyeden geçen projelere bakıldığında bazı meclis üyelerinin çok sayıda projesinin onaylandığı, piyasada bu insanlar çok sayıda iş yaparken bazılarının iş yapmakta zorlandığı iddia edilmekte. Ayrıca bazı siyasetçilerin aracı olduğu veya çizdikleri projelerde ayrıcalık tanındığı iddia edilmekte. Bu iddiaların dışında da farklı ve ciddi iddialar var ancak o konulara şimdilik girmek istemiyorum, hele hele bir antibiyotik konusu var ki şimdilik konuyu ben de tam anlamı ile anlamış değilim zamanı gelince sizlerle paylaşmak üzere kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.