KAYIKÇIBAŞINI SAVUNACAĞIM AKLIMIN UCUNDAN BİLE GEÇMEZDİ
KAYIKÇIBAŞINI SAVUNACAĞIM AKLIMIN UCUNDAN BİLE GEÇMEZDİ
Eleştiri yapmak, yanlışları eleştirmek, doğrunun yanında olmak er kişinin işidir, güçlüden yana olmak, üç kuruşluk dünya menfaati için eğrilip bükülmek ise sıradan kişilerin işidir. Hangi işi yaparsak yapalım hak ve adalet çizgisinden asla taviz vermemeliyiz, yaptığımız işe nefsimizi karıştırmadan kamu yararını ve vicdanımızın sesini dinleyerek yapmalıyız. Hele gazetecilik mesleği o kadar hassas bir meslektir ki insanlarla konuşurken konuşmalarınız unutulup gider ama yazdığınız yazılar, yaptığınız haberler hiçbir zaman unutulmaz. Yıllar önce yazılmış yazılar,yapılmış haberleri referans göstererek siyaset yapanları günümüzde gördüğümüzde işimizin ne kadar ciddi bir iş olduğunu ve nefsimizi işin içerisine karıştırmadan yapmanın önemini idrak ediyoruz.
Bir insanı sevmiyor olabilirsiniz veya onunla dünya görüşünüz aynı olmayabilir ama yaptığı doğru işlerde yanında olmak veya yanlış işlerde karşısında olmak işinizin ve karakterinizin gereği olmalıdır. Aksi halde yaptığınız işin hakkını veremediğiniz gibi sizleri kimse ciddiye almaz. Bu güne kadar gerek yazdığım yazılar, gerekse gazete olarak yaptığımız haberler nedeniyle bir hayli tazminat ödedik ancak yaptığımız haberlerin doğru olmadığı veya iftira mahiyetinde olduğu için hiç ceza almadık sadece eleştiri sınırını aştığımız için ceza aldık. Eleştiri yaparken zaman, zaman sınırı aşmış olabiliriz ancak yaptığımız eleştirilerin tamamında haklı olduğumuz açıkça ortada. Bu detayı verme nedenim bazı meslektaşlarımız eleştiri yaparken sırf insanları eleştirmek adına yazı yazdıklarını veya haber yaptıklarını okuyunca bu detayı yazma gereği duydum.
Büyükşehir Belediyesinde yöneticilik yapan insanları bu şehirde benden fazla eleştiren olmasın, birileri henüz yeni eleştirmeye başladı ama ben tam beş yıldır aralıksız bu eleştirileri yapıyorum ve çizgimde en ufak bir değişiklik olmadı. Ancak yaptığım eleştirilerin tamamı yanlış icraatlarla ilgili eleştirilerdir, örneğin SAMULAŞ olayında yapılan yanlışlar yüzünden nice gariban insan hak ettiği halde işe girememiş, işsiz kalmış hatta perişan olmuştur.Millet KPSS sınavına hazırlanıp çile çekerken birileri sırf Belediye yöneticilerinin akrabaları diye sözleşme yapılmak suretiyle işe alınıp kadrolu hale getirilmeye çalışılmasının savunulacak tarafı yok. Bırakın onu bu şehirde en zengin iş adamlarının fabrikatörlerin gelinleri özel kalemden memur statüsüne geçirilip SASKİ'de çalıştığını bu millet bilse bunu yapanlara ne yapar siz takdir edin.
Bu olup biten yanlışları yazarken insaf terazisini devre dışı bırakmadan işimizi yapmak zorundayız, bu insanlardan sebeplenemiyoruz diye veya menfaatimize ters düştüğü için onları eleştirmek doğru olmaz kanaatindeyim. Geçtiğimiz günlerde bir meslektaşımız Kayıkçıbaşını Samsunspor kulübüne destek olmadığı için eleştiri yağmuruna tutmuş, iyi güzel de Kayıkçıbaşı Samsunspor Kulübüne yaptığı yardım yüzünden 95 gün hapis yatarken nerede idiler? Köşe yazdıkları gazete patronu Samsunspor kulübünde yönetici iken kulüp küme düştü mü yoksa düşmedi mi? Ben hiçbir işimde başarısız olmadım bu kulüp küme düşmeyecek deyip kulüp kendi döneminde düşen ben miyim yoksa başkası mı? Belediyenin yaptığı yardımlar yüzünden herkes yargılanırken yargılanan insanların arkasında kim durdu kim durmadı hiç merak etmedi mi? Sırf bir insanı eleştireceğim diye eleştiri yağmuruna tutmak doğru mu?
Samsunspor kulübü para bulamadığı dönemlerde Belediyenin merdivenleri üçer üçer çıkıp soluğu Kayıkçıbaşının yanında alırken ondan iyisi yoktu ama ne zaman ki biz Medrese-i Yusufiyyenin yolunu tuttuk kimse piyasada yoktu. Kayıkçıbaşı SamsUnspor kulübüne destek olmak için Büyük şirket yöneticilerini arayıp onlardan aldığı vaatlerin ödenmemesi sonrası neden vaat ettiğin şu kadar parayı ödemedin diye sordukça her sorduğunda telafuz ettiği parayı adamcağızın hanesine tahsil edilmiş para gibi kaydedip hesabı sorulurken bu arkadaşlar acaba nerede idi çok merak ediyorum. Hele, hele ben ve Kayıkçıbaşı oğlumu gazetelere gönderip paramızla ilan vermek istediğimizde olmaz cevabını veren patronların bu davranışını nasıl açıklayacaklar çok merak ediyorum? Kayıkçıbaşını terbiye etmek isteyen arkadaşlarımız o günlerde nerede idiler ben çok merak ediyorum. İnsanları eleştirelim Samsunspor Kulübüne yardımcı olalım ancak insanlar sırf bu kulübe yardımcı oldukları için beş yıldır yargılanıyor iseler, onları eleştirmek kimsenin haddi olmasa gerek. Bunca sıkıntıyı çeken insanların aileleri, çocukları, anne, babaları hangi sıkıntıyı çektiğini bilmeden ahkam kesenler önce kendileri veya yazı yazdıkları gazetelerin ne yaptığına baksınlar. Satamadıkları elde kalmış üç kuruşluk daireleri kulüp futbolcularına beş kuruşa satıp ondan sonra da insanları eleştirmek hangi insaf ve vicdan sınırlarına sığar siz takdir edin. Bir şeyi yazarken veya konuşurken biraz dönüp kendimize bakmaz isek birileri gelir geçmişte yaşananları önümüze koyar ondan sonra da çıkın çıkabilirseniz işin içerisinden. Elli sene düşünsem kayıkçıbaşını savunacağım aklıma gelmezdi ancak haksızlık karşısında doğruları yazmaz isek bu da bir anlamda zulme rıza zulümdür babında zulme ortak olmak anlamına gelmez mi? Meslektaşlarıma tavsiyem biraz etraflarına bakıp ondan sonra yazmalarıdır. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.