KONUŞULMASI GEREKENLER KONUŞULMUYOR AMA
Öyle enteresan bir toplumda yaşıyoruz ki anlatamam; konuşulması gerkenleri kimse konuşmuyor ama birilerini bitirmek için hiç ilgisi olmayan insanlar tezgâhla konuşturulup birilerini bitirmek adına yalan olduğunu bile bile çıkıp konuşuyorlar. İyi güzel de bunu yapmak için para dahi alsalar bu kadar yalanı nasıl konuşabiliyorlar anlayamıyorum. Keşke adam gibi çıkıp doğru olan neyse onu deseler de biz de onları ayakta alkışlasak.
Yaklaşık altı aydan beri OMÜ’de olup bitenleri yazıp, çiziyoruz. Hüseyin Akan’a tam elli tane soru sorduk. Kendisi cevap veremediği gibi bir Allah kulu da çıkıp, “arkadaş, bu adam soruyor, kimse cevap veremiyor, demek ki bu sorulanlar doğru” demedi. Demeyi bir yana bırakın, yaptığımız haberler internetten okunma rekorları kırmasına rağmen hiç bir medya mensubu, “yahu bu adam ne yapıyor”, demedi. Milli Görüş geleneğinden gelen insanlar bu ülkede onca bedel ödediler, onca sıkıntı çektiler. Ne zaman ki iktidar olup kendilerinden zannettikleri insanları bir yerlere getirdiler onlar da anında geride olup biteni ödenen bedelleri unutup ellerindeki yetkileri dava düşmanlarına sunmaktan geriye kalmadılar.
Aylardan beri Hüseyin Akan’a sorduğumuz soruların başında, devri iktidarında aldığı personelin kimlerden oluştuğu sorusu geliyordu; öncelikli konumuzdu… Neden öncelikli konumuzdu derseniz, bu toplum (özellikle Milli Görüş çizgisindeki insanlar) bunca bedel ödemiş olmasına rağmen Hüseyin Akan’ın devri iktidarında OMÜ’ye alınan binlerce insanın yüzde birinin dahi o zihniyette olmadığı açık ve net ortada. Bunu birkaç örnekle açıklayacak olur isek, Paralel Yapı’ya ait olduğu gerekçesi ile gözaltına alınan Giresun Bölge Jandarma Komutanı’nın iki kızını üniversiteye almasının anlamı neydi, bunu bir açıklar mı? Hadi birisini aldın, aradan üç yıl geçtikten sonra ikincisini neden aldın? Bu şehirde o vasıfları taşıyan insan yok muydu? Yok efendim yasal olarak bir sakıncası yokmuş da filan falan… Allah belanızı vermesin, biz size yasal açıdan sakıncasını sormuyoruz. Bu şehirde aynı şartları taşıyan insanlar yok muydu da o insanları aldınız.
Peki, OMÜ de iki yıl Genel Sekreterlik makamına oturttuğunuz Talip Aydın mıdır nedir bu adamın iki kardeşini birden okutman yapmanızın anlamı nedir? Başka kimse kalmadı da onları mı aldınız? Eski Vekil Cemal Yılmaz Demir’in bir kardeşini aldınız, eyvallah… İkincisini aldınız yine eyvallah… Üçüncüsünü alırken oradaki o adam müsveddelerine “arkadaş başka adam yok mu da bu adamları alıyoruz, fakir gariban insanlar yok mu da bu insanları alıyoruz” diyemediniz mi? Peki, eşinizi, yiyeninizi, yiyeninizin eşini, öz kızınızı alırken hiç mi vicdanınız sızlamadı? Oturduğunuz makamın manevi sorumluluğu yok muydu? Bırakın bunları bir yana şu ana kadar görevden alınan altmış civarındaki FETÖcünün üç tanesini Rektör Yardımcısı, kalanların büyük bir kısmını da idari görevlere getirirken bu insanların ne olduğunu bilmenize rağmen neden bunları göreve getirdiniz söyler misiniz?
Bu yazdıklarımı bu şehirde bilmeyen yok. Hele basın camiasının tamamı bilmesine rağmen neden kimsenin sesi soluğu çıkmadı sizce? Çünkü olur ya OMÜ’den bir şeyler nemalanma ihtimalleri olabilir endişesiyle, hiç birisi bu konuları ne yazdı nede çizdi. Sadece Kenan Erzurumlu Hoca köşesinde yazıp çizdi; O da yaşadığı sıkıntıları dile getirmek suretiyle yazdı. Oysaki ortada çok büyük bir sorun var. Öncelikli olarak şehrin en büyük eğitim kurumu FETÖcü çetelerle dolmuş… Bunu herkes biliyor ama kimse dile getirmedi. OMÜ Vakfı perişan bir halde, Teknopark Paralelcilerin güdümünde, UZEM olarak adlandırdıkları Uzaktan Eğitim Merkezi yurt dışına gönderdiği öğretim üyelerinin tamamına yakınını FETÖ yapılanmasından aldı. Sizin anlayacağınız OMÜ’de nereyi tutsanız elinize geliyor ama şehirdeki yazar çizerlerden Allah kulu bunu görme gereği duymadı. Ama aynı yazar çizer grubu dün bir Belediye Başkanı’nın verdiği kahvaltıda FETÖ yapılanmasının düşmanı kesilip onun bunun aleyhinde veryansın etmişler. Hatta bir tanesi AK Parti İl Başkanı ile ilgili çok enteresan şeyler söylemiş ama AK Parti İl Başkanı’nın “o şahısla hayatımda hiç görüşmedim” demiş olması olayı nasıl bir olay olduğunu ortaya koymuş durumda görünüyor.
Bugün sürmanşetten verdiğimiz Vali Bey’le ilgili bir köşe yazarının yazısı var. Şehirde herkes bunu konuşup durur ama Allah kulu ne haber yapar ne de köşesinde nedir bu olay diye sorar. Şehrin en ahmağı biziz ya biz de sürden verdik... Peki, bu çok büyyüüük gazatacılara buradan soruyorum, neden bu tür haberleri yazıp çizmezler de hiç ilgisi olmayan sipariş işleri konuşurlar? Allah her şeyi gören ve en güzel bilendir. Bu dünya fanidir gerçek dünya olan ahiret hayatı hepimizin son varacağı mekândır… Oraya inanmayanlara sözüm yok ama inandığını söyledikleri halde gerçekleri görmezden gelenlerin vay haline diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla .
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.