Yazıyı okuyacak olan bazı İlahiyatçı arkadaşlarımız neden bu konuya girdiğimi merak edip eleştirebilirler, ancak hayatımın yaklaşık yirmi yılı İslami İlimleri öğrenmekle geçmiş olmasına rağmen, Kuran okumanın sünnet,dinlemenin farz oluşunun hikmetini bilmiyordum.Sadece Yüce Kitabımıza olan saygının gereği olduğunu biliyordum veya o şekilde bizlere öğretilmişti.Bazı İlahiyatçıların İslam"da reforma ihtiyaç olduğunu söylemeleri,bazılarının Kuran"ın yeniden yorumlanması gerektiğini söylemeleri,bir kısmının ise Yüce Kitabımızı kafalarına göre yorumlayıp,kendilerine göre hüküm vermeye kalkmaları bana göre çok gereksiz ve yanlış uygulamalardır.Halbuki nefisleri bir kenara bırakıp,Asrı-Saadetten günümüze kadar gelmiş olan alimlerden,müfessirlerden,muhaddislerden,müfekkıhlardan yararlanarak, ehli sünnet çizgisini aşmadan aklımızı kullanıp,toplumun istifade edebileceği çok güzel çalışmalar yapılabilirdi.Ama işin içerisine nefis karışıp,sadece ve sadece egomuzu tatmin etmek için, toplumun ilgisini çekmek adına veya bazı çevreleri memnun etmek adına, çok sivri çıkışlar veya ehli sünnet çizgisinden çıkarak olayları farklı bir boyuta çekebilecek yorumlarda bulunmaktan çekinmiyorlar.Merhum Mahir İz hocamızın çok hoşuma giden bir ifadesi var: “Vusulsüzlüğümüz,usulsüzlüğümüzden” Yani “Olayları yorumlarken veya değerlendirirken takındığımız tavırlardaki hatalarımız sonucu,doğru sonuca ulaşamıyoruz” diyor.Başka bir deyimle esasta haklı olduğumuz olaylarda, usulde yaptığımız hatalardan ötürü haksız duruma düşüyoruz veya sonuç alamıyoruz.Örneğin kurbanın vacip olması ile ilgili hepimizin bildiği İbrahim(a.s)ın, oğlu İsmail"i kurban olarak Allaha vaat etmesi sonucu,Allah"ın İsmail(a.s) yerine bir koç gönderip,koçun kurban edilmesi sonucu kurbanın bizlere vacip olduğu,aksi halde hepimizin çocuklarını kurban etmek zorunda kalacağımız bize anlatılmıştır.Peki işin aslı ve doğrusu nedir?Hz.İbrahim"in Yüce Allaha yalvarıp,kendisine bir evlat vermesi halinde(sanırım erkek evlat), onu Allah yolunda kurban edeceğini vaat etmesi sonucunda Yüce Allah"ın O"na İsmail(a.s) ı evlat olarak verip,verdiği sözde durup durmayacağını imtihan etmek üzere, evladını kurban etmesini istemiş ve İbrahim(as)da verdiği sözde durarak oğlunu kurban etmeye kalkmış,bunun üzerine Rabbu Teala Onu bir koç göndererek babası Hz.İbrahim"e bağışlamıştır.Yani bu olay sadece ve sadece Hz.İbrahim(a.s) ın bir imtihanıdır.Kurban ise Kevser suresi ile bizlere vacip kılınmıştır.Kuran okunurken dinlemenin farz olmasına gelince,Yüce Kitabımız insanların dünya ve ahiret saadetini temin etmek üzere, Yaratıcımız tarafından bizlere gönderildiğinden  O"nu dinlerken ne anlatıldığını,nelerin helal,nelerin haram olduğunu,neyi yaparsak mutlu,neyi yaparsak mutsuz olacağımızı,bizden önceki ümmetlerin başlarına hangi felaketlerin neden geldiğini,beşeri münasebetlerimizden ,eşlerimize,çocuklarımıza,akrabalarımıza,komşularımıza nasıl davranacağımızı açıkca bizlere anlattığından bu çok önemli emri-ilahileri dinlemek farz olmuştur.Yoksa sadece ve sadece güzel sesli hafızları şarkı dinler gibi dinlemek farz kılınmamıştır diyor hepinize mutlu haftasonları diliyorum…