MADALYONUN GÖRÜNEN YÜZÜNE BAKMAMAK LAZIM
Her zaman söylediğim bir sözü tekrar ederek yazıma başlamak istiyorum, olayları değerlendirirken söylenenlere değil, söylenmek istenenlere bakmak lazım dediğimi yazılarımı okuyan herkes bilir. Bunu söyleme nedenim gerek siyasette, gerek sosyal hayatta, gerekse ticarette insanların söylediklerine değil, olayların gerçek boyutuna bakarak karar vermek gerekir. Siyasetçiler konuşurken her şey toz pembe, ortada hiçbir sorun yokmuş gibi konuşurlar ama işin içerisine girdiğinizde olayların çok daha farklı olduğunu görürsünüz. Bu dediğime en bariz örneği geçtiğimiz hafta şehrimize gelen Ak Parti Bölge Koordinatörü Fikri Işık'ın basına açık beyanatıdır. Fikri Işık basına yaptığı açıklamada mevcut il teşkilatı ile yola devam edileceğini söylemiş, ardından da Samsun'da herhangi bir sorun bulunmadığını açıklayarak şehrimizden ayrılmıştı. Oysa madalyonun diğer görünmeyen yüzü çok farklı idi, Bölge koordinatörünün gelme nedeni bazı ilçe teşkilatlarında yaşanan sorunların çözümü idi.
Bazı ilçe teşkilatlarında ilçe yönetim kurulu üyeleri devamsızlık gerekçe gösterilerek yönetimden düşürülmüş, bazı ilçelerde ise kongrelerden beri devam ede gelen sorunların çözülmesi gerekmekteydi. Sorunlu ilçelerin başında Havza ilçesi vardı, kongreden itibaren sorunlu olan Havza teşkilatında bazı istifalar yaşanmış, ardından olay Genel merkeze aksetmişti. Normal şartlarda ilçe yönetim kurulundan istifa edenlerin yerine yedeklerden takviye edilerek ilçe yönetimi yoluna devam edebilirdi ama bu Ak Parti genel Merkezi ilçe yönetiminin tamamının istifasını istendi, başta ilçe Başkanı Mahmut Karahan olmak üzere ilçe yönetiminin büyük bir kısmı istifa ettirildi. Mahmut Karahan mevcut il teşkilatına en yakın olan bir ilçe başkanı olmasına rağmen istifasının mevcut il Başkanına aldırılması çok manidardır. Bu işler öyle göründüğü gibi çok rahat ve kolay değil. Hiç unutmuyorum Refah Partisi'nde genel Merkezin desteklediği aday il başkanı seçilemeyince seçilen il Başkanı(Şu anda Milletvekili) büyük bir özveri ile çalışmaya başladı, hatta herkesi kucaklayıp, Genel Merkezin desteğini almak için elinden geleni yaptı. İl başkanları toplantısında en çok üye yapan il başkanı unvanını aldığı için genel merkezden takdirname aldı. Samsun'a geldiğinde arkadaşlarına bunu sevinerek anlattı. Ama aradan iki gün geçince sarı bir zarf ile birlikte iki satırlık Görevden alındınız yazısı eline ulaştı. Bu işler hiç de göründüğü gibi olmuyor.
Gelelim Atakum İlçe Başkanı ile ilgili son günlerde yapılan bazı haberlere. Hüseyin Dereli Ak Parti teşkilatları içerisinde en akıllı, en seviyeli, en donanımlı arkadaşlardan birisidir. Kimi kime şikayet edeceğini, kimden yardım isteyeceğini, kiminle beraber olacağını çok ince eleyip sık dokuyarak karar veren bir arkadaştır. İl Kongresinde mevcut yönetime destek vermesinin tek nedeni Osman Çetinkaya'ya destek veren Vekilin davranışları olduğu kanaatindeyim. Hatırlarsanız bunu daha önce de yazmıştım. Bu Vekil Hüseyin Dereli'nin katıldığı programlarda kendisini yanında oturtması gerekirken ilgisi olmayan veya Hüseyin Dereli'den çok daha geride olan siyasetçileri yanına oturtmuş, Hüseyin Dereli'yi özellikle ötekileştirme yönünde politikalar izlediği için kendisinden uzaklaştırmıştır. Osman Çetinkaya ise Hüseyin Dereli konusunda bizzat benden yardım istemiş, ancak son hafta bana karşı tavırları nedeniyle ben de tarafsız kalmayı veya farklı bir politika izlemeyi tercih etmem nedeniyle Atakum ilçesinin desteğini alamadı. Kendi hatalarının bedelini başkalarına ödetmek isteyen siyasetçiler biraz düşünseler bu hatalara düşmezler ama insanlardaki hırs aklın önüne geçince durum farklı olabiliyor.
Bir diğer konumuz ise geçenlerde yazdığım ekonomik piyasalardaki sıkışıklıkla ilgili gelen yoğun talepler ve bilgiler. Üzülerek ifade etmek gerekirse siyasette olduğu gibi ticarette de işler göründüğü gibi yürümüyor, altlarında lüks konforlu arabalarla gezen bir çok iş adamının durumu içler acısı, bir kısmı Bankaların kıskacında, bir kısmı ise tefecilerin kıskacında, o kadar enteresan bir durum var ki anlatamam. Bazı tefecileri duyduğunuzda dudaklarınız uçuklar, adamlar Faize şiddetle karşı siyasi partilerde görev yaparlar, namaz kılarlar, İmam hatip okullarından okuyup mezun olurlar ama şehrin en büyük faizcileri de bunlardır. Bunlar önce insanları sömürüp her şeylerini ellerinden alırlar, ardından onlara çok acıdıklarını söyleyip, başkalarının onlara yardımcı olmalarını isterler. Sizin anlayacağınız bunlar toplumun kan emicileri, ne diyelim Allah bildiği gibi yapsın. Ticaretle uğraşan arkadaşlara tavsiyem ellerinden geldiği kadar öz sermaye ile çalışmaya baksınlar, piyasadaki hiçbir iş faiz ödeyip altından kalkacak kadar para kazanmaya müsait değil. Bir çok büyük sanayicinin kırk elli milyon dolar Bankalardan kredi kullandıklarını biliyorum, bu arkadaşlar personel giderlerini, piyasaya olan borçlarını, işletme giderlerini karşıladıktan sonra Banka borçlarını karşılamaları çok zor bir durum. Allah yardımcıları olsun diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.