Uzun zamandır kamuoyunun gündemini meşgul eden Milli Eğitim Müdürleri atamasıyla ilgili beklenti nihayet önceki gece sona erdi. Büyük gürültülerle kamuoyuna duyurulan Milli Eğitim teşkilat yapılanmasının ilk ayağı olan İl Milli Eğitim Müdürleri ataması tam bir fiyasko. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında yapacağı değişikliklerle ilgili aylar önce kamuoyunu bilgilendirmiş, eğitim düzeyi yüksek, kaliteli, performansı yüksek kişilerden oluşacak kişileri tercih edeceğini beyan etmiş, kamuoyu da bu doğrultuda şartlanmıştı.

İl Milli Eğitim Müdürlerin tamamının çıkarılan Kanun hükmünde kararname ile görevden alınması çok daha kapasiteli, deneyimli, eğitim düzeyleri yüksek kişilerin göreve getirileceği yönünde bir kanaatin oluşmasına neden olmuştu. Yaklaşık üç aylık bekleme süresi ardından önceki gece kamuoyuna açıklanan atamalara baktığımda sukutu hayale uğradım. Atanan insanların büyük bir kısmı düz öğretmen, hatta üç dört yıl memuriyeti olanlar dahi var.

Hüseyin Çelik'in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde 76. Maddeye dayanarak yaptığı müdür atamalarının tamamına yakını mahkemeler tarafından iptal edilmiş, Danıştay Bakan yetkisindeki atamaların hukuka aykırı olduğu yönde karar vermişti. Bu deneyimlere rağmen daha vahim bir hatayla düz öğretmenlikten İl Milli Eğitim Müdürlüğüne yapılan vekalet atamalarının tamamına yakınının mahkemelere müracaat edilmesi halinde iptal edileceğinden şüphem yok.

Buraya kadar anlattığım olayın yasal boyutu bir de olayın idari boyutu var, yapılan atamalarda 25 müdür yerini korurken 54 müdür veya müdür vekili görevden alınıp yerlerine okul müdürlüklerinden, şube müdürlüklerinden, hatta düz öğretmenlerden atamalar yapılmış. Yaklaşık otuz yıldır bürokrasi ile iç içeyim, hele hele Milli Eğitim camiası çok uzun yıllar arasında bulunduğum bir camia olup eğitim hayatının en önemli kurumu olan Milli Eğitim'in hiyerarşik yapısında bu tür atamalar ciddi anlamda huzursuzluk ve başarısızlık getireceği kanaatindeyim.

Düşünebiliyor musunuz Çarşamba İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü döneminde ilçenin eğitim düzeyini sürekli geriye getiren ve Üniversiteye öğrenci vermede en başarısız sayılabilecek bir ilçe müdürü Bartın veya o civarda bir ile Milli Eğitim müdürü olarak atanıyor. Milli Eğitim Bakanı performanstan bahsediyor bu nasıl performans anlamış değilim acaba sayın bakan başarısızlıkta yüksek performansı olanları atayacağım dedi de biz mi yanlış anladık.

Sosyal Bilimler lisesinde müdür iken soruşturma geçiren ve sonunda müdürlük görevinden ayrılmak zorunda kalan bir arkadaşı siz Iğdır gibi bir İl'e Milli Eğitim Müdürü atarsanız bunun liyakatı, performansı, başarısı nerede merak ediyorum. Bu arkadaş insan olarak mükemmel bir arkadaş severim ancak Milli Eğitim Müdürlüğü yapabilecek kişileri alt alta koysalar benim tercihim asla bu arkadaş olmaz. Burada ölçünün ne olduğunu çok merak ediyorum. Şayet ölçü siyaset ise yanlış tercih, kabiliyet veya beceriise yanlış tercih, bilgi birikimi veya bürokrasiyi tanımak ise yine yanlış peki nedir ölçü derseniz vallahi ben anlayamadım varsa anlayanınız anlatsın da biz de bilelim.

Tokat Milli Eğitim müdürlüğünü yıllarca başarı ile yürütmüş olan Ömer Albayrak'ı almışlar yerine başka bir ilde müdür yardımcısı olarak çalışan birisini vermişler, Kastamonunun deneyimli ve Devleti çok iyi tanıyan müdürünü almışlar yerine ondan çok daha vasıfsız birisini müdür yapmışlar, Samsun'a atanan arkadaşı tanımıyorum iyi bir insan olabilir belki de çok çalışıp bizi mahçup edecek ancak bu bir meslek lisesinden alınıp buraya müdür yapılıyor, bizim çok kızdığımız İlçe Milli Eğitim müdürleri, İl Milli Eğitim müdür yardımcıları ve şube müdürleri bu işi hepsinden çok daha iyi yapacaklarından en ufak bir şüphem yok. Bunun içerisine sürekli yazdıklarımı da dahil ediyorum. Yiğidi öldürelim ancak hakkını yemeyelim yıllardır camianın içerisinde yöneticilik yapan camiayı, devleti, siyasetçileri tanıyan insanlar varken hiç alakası olmayan insanları atamak haksızlık değil de nedir? Biz akademik kariyeri olan insanlar atansın beklerken düz öğretmenlerin illere müdür olarak atanması dağın değil fare hiç bir şey doğuramadığı yorumunu yapmaktan kendimizi alamıyoruz. Acizane kanaatim bu varsa aksini söyleyen beri gelsin. Kalın sağlıcakla