İnsanlar öyle enteresan bir noktaya gelmişler ki ne anlamak mümkün ne de anlatmak. Konuşmaya sıra gelince İslam’dan, Allah’tan, peygamberden dem vururuz ama uygulamaya sıra gelince işimize gelen neyse onu yaparız. Milli Görüş kökenli bizlerin temel referansımızın İslam olduğunu söyleriz, buna göre konuşur, bunun siyasetini yapar, bununla oturur, bununla kalkarız. Ama iş menfaatimize gelince bu dediklerimizin tamamını unutup canımız ne istiyorsa onu yapmaktan geriye kalmayız. Neden böyle bir girişle başladığıma gelince; AK Parti, Büyükşehir Belediye Başkan adayını açıklayınca bazılarının ırkçılık damarının kabardığını ve hemşehrimiz olmazsa oy yok gibi saçma sapan ifadeler kullandıklarını öğrendim. Bazı adayların da ırkçılık temelli propagandalar yaptıklarını hatta bu minvalde taraftar da bulduklarını ve yılların AK Partililerini ikna çabalarına giriştiklerini öğrendim. Bu insanlarla geçmişte siyaset yapmış birisi olarak sıkıştıklarında nasıl İslam’a sarıldıklarını ve parti teşkilatlarına hocaları getirip efendimizin “Baş başa bağlı, baş ta şeriata bağlı” hadisini teşkilat mensuplarına anlattırarak kendilerine itaat etmeye uğraştıklarını dün gibi hatırlıyorum.

Kuran-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz “Ve Cealnaküm kabaile litearefu” yani ‘Biz sizi birbirinizi tanımanız için kabilelere böldük.’ buyurmakta. Efendimiz, bir Hadis-i Şeriflerinde, “Men dea ala asabiyyetin feleyse minna” yani ‘Her kim ırkçılık yaparsa bizden değildir.’ buyurmaktadır. Vezir Hazretleri bana neler yaptı bu şehirde herkes bilir, ne kadar ırkçı olduğunu da hepimiz biliyoruz. Hatta dönemin AK Parti yöneticilerinin bana yaptıklarını da yaşamış birisi olmama rağmen 2014 seçimlerinde Cumhur İttifakı yoktu ve MHP adayı Dr. Ferhat Günaydın sevdiğim bir hemşehrim olmasına rağmen Vezir Hazretlerine oy verdim. Neden verdim; çünkü AK Parti’nin bir davanın partisi olduğuna inanmıştım. Yapılması gereken hizmetleri daha iyi yapacağına inandığımdan verdim. Bu şehirde yaşayıp, bu şehrin ekmeğini yiyip suyunu içen, vergisini bu şehirde veren herkes Samsunludur. Kim nereden gelirse gelsin hiç önemi yok, önemli olan bu şehre hizmet etmesidir. Bir Trabzonlu olarak Halit Doğan’ın ırkçılık yapmayan, imam bir babanın evladı olarak dünyaya gelip İmam Hatip Lisesini okuduktan sonra hukuk tahsili yapıp Çarşamba’da avukatlık yapan bir insan olduğunu daha sonra da siyasete girdiğini ve mütevazı kişiliği nedeniyle de Büyükşehir adayı yapıldığını düşünüyorum. Kendisine çok yakın olmasam da orada dostlarımız var ve neyin ne olduğunu üç aşağı beş yukarı biliyoruz.

Bir Trabzonlu olarak geçmişte çektiğim sıkıntılarda hiç bir Trabzonluyu yanımda görmüş değilim. Termeli Ali Duran’la Kavaklı Semih Saygılı ve akrabam Hasan Uzunlar dışında ailemden başka Allah kulunu yanımda göremedim. Bırakın yanımda olmayı dönemin siyasetçilerinden bakanlarına hatta çetesinden bilmem nesine karşımda olanların tamamı Tranzonluydu. Tüm bu gerçeklere rağmen şimdi kalkıp Trabzonlu olmayan adaya destek vermem demek hangi akla, hangi İslam’a, hangi vicdana sığar? Kaldı ki daha önce bu şehirde belediye başkanlığı veya siyaset yapmış Trabzonlusundan Rizelisine, Bayburtlusundan, Gümüşhanelisine pek çok insana bu şehirde yaşayan Çarşambalısından Termelisine, Kavaklısından, Bafralısına herkes oy vermedi mi? Siz neyin kafasını yaşıyorsunuz beyler?

İşine geldiği zaman İslam’ı referans olarak kullanan, işlerine gelmeyince İslam’ı unutup ırkçılık temeline dayalı siyaset yapanlar boşuna kürek çekmesinler. Bu toplum kimin ne yaptığını çok iyi biliyor. Vezir Hazretlerine ırkçılık yapıyor diye kızarken aynısını başka birisi yapınca alkışlamak iki yüzlülük değil de nedir? Bu şehir demografik yapı itibarı ile Türkiye mozaiğidir, her şehirden insan yaşar burada, kimsenin de kimseyle derdi olmaz. Bu tür ırkçılık temeline dayalı siyaset yapanlar da spor yapanlar da toplumu germekten başka bir şey yapmadıklarını unutmasınlar. Bu şehrin yerlisi yabancısı yoktur, bu şehirde yaşayan ve şehre hizmet edenlere saygı vardır. Sanırım matlup hasıl olmuştur, bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.