Son bir haftadır yazdığım yazılarla ilgili bazı dostlar beni arayıp şu görüşlerini dile getirdi: Bu yazdığım insanları Kral Hazretleri'nin kucağına ittiğimi, onunla olan dostluklarının daha da pekişeceğini dolayısı ile yazıların yararı yanında zararı da olduğunu, ailelerden bahsettiğimi, bunun yanlış olduğunu, insanların bu işlerden zarar gördüğünü söylüyorlar.

İyi güzel ancak bu bakış açısını az değiştirip, bir başka açıdan olaya bakacak olursak; arkadaşlarımın bu söylediklerinden vazgeçeceğini düşünüyorum. Nedenine gelince: 1981–83 yılları arasında birlikte görev yaptığım meslektaşlarımın bir kısmı ahlaksız bayanlara çarşaf giydirip, bir ilden başka bir ile getirerek onlarla gayri ahlaki işler yaptığını öğrendiğimde isyan edip, kendilerini fırçalayınca bu işi yapanlar bir olup, benim üzerime geldiler.

Öyle üzerime geldiler ki, sanki o ahlaksızlığı ben yaptım da onlar masummuş pozisyonuna düştüm. Baktım olacak gibi değil, döndüm dedim ki onlara:  "Ki be Allah"tan korkmaz kuldan utanmaz adamlar, ahlaksızlığı yapan siz, ondan sonra da milletin önüne geçip, namaz kıldıran siz. Bakın bu işi bir daha yaptığınızı duyarsam kürsüye çıkıp yaptıklarınızı millete teker teker anlatıp, rezil edeceğim. Siz bu işleri yaptınız oldunuz düzgün adam, ben konuştum diye suçlu oldum, öyle mi? Bildiğinizden geriye kalmayın" dedim.

Ve bir daha böyle bir harekette bulunduklarını sanmıyorum. En azından ben duymadım.

Ben yazılarımda hiç kimsenin aile mahremiyetine asla dil uzatmam. Bunun ne ahlaki ne insani ne de İslami yanı yoktur. Ancak o kişi toplumu ilgilendiren bir görev yapıyorsa ve gerek bulunduğu görev gerekse de toplumumuzun kabul etmeyeceği bir yanlışı varsa ya bu görevi bırakmalı ya da yaptığı yanlıştan vazgeçmeli. Ayrıca bir insan ikiyüzlü ise, onu da toplum tanımalı ve ona göre değer vermeli.

İkiyüzlü adam nereye giderse gitsin ondan değil dost, düşman bile olmaz. Hazreti Ali"nin buyurduğu gibi 'Akılsız adamdan dostum olacağına, akıllı adamdan düşmanım olsun' dahi iyi der. Ben de diyorum ki; ikiyüzlü adamı yanına alıp mücadele etmektense, karakterli adamı karşına alıp, mücadele etmek daha iyidir.

Ayrıca bu yazdıklarım hayvanlar aleminin serüvenleri. Orada kimsenin ne adı ne de ailesi zikredilmiyor. Ha, yarası olup da gocunanlar varsa, bilemem. O onların sorunu. Ne diyeyim?

Aslında doğrusunu sorarsanız, adını, sanını vererek yazmam gereken o kadar çok insan var ki, sırf mensubu bulundukları teşkilatlar zarar görür diye adlarını vermiyorum. Yoksa Fatsa'da bungalov evlerinde alem yapanlardan tutun da, Batı Park'ta oyun alanları kurmak isteyenlere, üniversite hastanesinden hasta bakmadan dönerken kaza yapanlara, buz pateni pisti yapmak için araya adam sokup torpil isteyenlere.. O kadar çok yazılması gereken adam var ki, sormayın gitsin.

Diyeceksiniz ki kimden çekiniyorsun da yazmıyorsun?

Beni tanıyan herkes çok iyi bilir; Adnan Bahadır, Yüce Yaratan"dan başka kimseden korkmaz. Ancak derler ya köpeğin hatırı yoksa sahibinin hatırı var diye, merak etmeyin, zamanı gelince yazacağım. Zamanı gelmeden öten horozun başını keserler. Gerçi bazılarına göre benim zamanım geldi de geçiyor bile. Ama asıl yazacaklarım geride sabırlı olun yeter.

Bu arada bazı gaz veren arkadaşlarıma da tavsiyem o ki, gaz vermeyi beceriyorlar ancak açık kimliklerini vermeye korkuyorlar. Önce açık kimliklerini ve telefon numaralarını versinler ondan sonra neden yazmadığımı sorgulasınlar.

Hem bugüne kadar yazdıklarımdan bir şey anlamamışlarsa daha okumalarına da gerek yok zaten.

Gelelim siyasette bertaraf olan arkadaşlarımıza. Son bir yıldır yaşanan bazı olaylarda taraf olmayı beceremeyip, ortada kalmaya çalışan arkadaşlarımız teker teker bertaraf olduklarının farkında mısınız? Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığının insanı ne hale getirdiğini,  bilmem görüyor musunuz? Güçlüden yana olup, haklıdan yana olmayan herkesin helak olmaya mahkum olduğunu, Cenabı Hak yüce kitabında beyan etmiş. İnanmayan veya inanıp yapmayanların durumu ortada. Fazla lafa gerek yok. Kalın sağlıcakla