VALİ VE EMNİYET MÜDÜRÜ DEĞİŞMELİ!
Siyaset yaparken, her gelen talebi olumlu ya da olumsuz cevaplamak zorunda hissederdim kendimi, zira siyaset insanların sorunlarını çözme yeridir, orada iseniz bulunduğunuz yerin hakkını vermek zorundasınız. Ancak siyaset dosta tavsiye edilecek birşey midir derseniz, asla tavsiye etmem. En kolay eskiyen şey iyiliktir, yaptığınız andan itibaren çok kısa sürede unutulur gider. İnsanların yüz işinden dosan dokuzunu yaparsınız ama yüzüncü işe gücünüz yetmez ise sizden kötüsü yoktur. Oysa ki bir insan gelen taleplerin tamanını karşılama imkânına sahip değildir ama gel de bunu muhatabına anlat. Diyeceksiniz ki siyaset kötüyse alternatifi nedir? Elbette yine siyasettir. Demokrasi en güzel yönetim biçimidir ama seçen de seçilen de işini doğru yapmaz ise çekilecek çile değildir. Siyaseti bıraktıktan sonra toplumla çok fazla yüz göz olmak istemedim. Nedeni de kendi işlerimi halletmekti. Son zamanlarda biraz toplumla yüz göz olayım deyince, aman ya Rabbi! İnsanların ne bitmez tükenmez talepleri varmış da haberim yokmuş, deyip yeniden kabuğuma çekildim. Selam verdiğiniz adam bir de bakmışsınız ertesi gün farklı bir taleple geliyor, siz ne derseniz deyin insanlara bir şey anlatamıyorsunuz. Onların dediğini yaparsanız, sizden iyisi yok. Yok yapmaz iseniz sizden kötüsü yok. Bu ayrıntıyı verme nedenim gerek siyaset gerekse yöneticilik yapan insanların bu talepleri göz önünde bulundurarak o görevlere talip olmaları gerektiğini anlatmaktır.
Konu başlığımızı da bu bağlamda ele almak gerekiyor. Şehirlerin kalkınması, huzuru ve sükunu öncelikli olarak Devletin Bürokratlarının elindedir. Şayet Bürokratlar işlerini doğru dürüst yapmazlarsa o şehirde ne asayiş düzgün olur, ne kalkınır, ne de toplum rahat olur.
Valiler Devletin en üst düzeydeki temsilcileridir. Yapılan tüm icraatlar onların onaylarına tabidir. Belediye Meclislerinin aldıkları kararlardan tutun da tüm İl Müdürlerinin yaptıkları icraatların onay makamıdırlar, onlara sorulmadan hiç bir şey yapılamaz. Devletimizin işleyiş şekli budur, bana göre de doğru bir işleyiş biçimidir. Şayet öyle olmayıp da farklısı olsaydı, yönetimde ikilemler oluşup ciddi anlamda sıkıntılar yaşanırdı. Bu doğru bir yönetim şeklidir, bu yetkiler siyasetçilere verilmiş olsa bazı işleri çözmek çok daha zor olur kanaatindeyim.
Valiler bu kadar güçlü olmalarına rağmen, şehrimizde Vali Bey adeta Büyükşehir Belediye Başkanı'nın gölgesinde kalması neden kaynaklanmaktadır derseniz, tamamen Vali Bey'in otorite eksikliğinden kaynaklandığı kanaatindeyim. Zira dünkü sürmanşet haberimizden de gördüğünüz gibi Belediye Meclis Üyesi zat-ı muhterem ellerini cebine koyup Vali'nin yanında rahatlıkla yürüyebiliyorsa bu sadece kendi suçu değil Vali Bey'in de otorite eksikliğidir. Biz de o görevleri yaptık, asla öyle bir hataya düşmedik. Şehrin Valisine saygınız yoksa, makamına saygı duymak zorundasınız, onun yanında yürürken bir adım gerisinde ve adab-ı muaşerete uygun yürümek zorundasınız. Son onbeş yıldır şehrimize gelen Valileri çok yakından takip etme fırsatım oldu. 2004 yılında görev yapan Mustafa Demir'den sonra onun gibi bir Vali gelmedi.
Adam tam bir Valiydi. Devleti tanıyan, siyasetçilere olması gerektiği kadar yakın durup gayet mesafeli davranan bir Valiydi. Ondan sonra gelen Hasan Basri Güzeloğlu tam bir siyasetçiydi. Hüseyin Aksoy fena bir insan değildi ama döneminde Bakanlık yapan bazı zatlar onu adeta kilitlemişlerdi.
İbrahim Şahin, insan olarak iyi bir insan olduğu kanaatindeyim ama dikkat ettiyseniz Büyükşehir Belediye Başkanı'nın gölgesinde kalmış bir izlenim vermekte. Tek başına bir yere gittiğini hiç görmedim. Nereye giderse, yanında Belediye Başkanı ve Belediye Başkanı ondan bir adım önde. Bu hiç ama hiç hoş bir durum değil. Aldığım duyumlar doğru ise, Vali Bey'in Vekillerden olan isteğini de Belediye Başkanına aracılık ettirerek onlara ilettiğini söylediler. Bu çok vahim bir durum! Vali, Belediyenin de yapacağı yatırımların amiri pozisyonundadır, onun izni olmadan çivi dahi çakılamaz ama gel gör ki, durum şehrimizde tam söylediğimin aksi durumunda, çık çıkabilirsen işin içerisinden.
Emniyet Müdürü'ne gelince, sakin bir insan ama bu işler sükunetle değil cevvallıkla yürüyor. Bakın son bir ay içerisinde üç dört tane büyük operasyon yapıldı. Birisi çetelere yönelikti ve yirmi civarında insan alındı, sadece üç kişi tutuklandı. Ardından üç kez Paralel Yapı'ya yönelik operasyon yapıldı, ilkinde yurtlardaki kız çocukları alındı, ikincisinde ise 18 tane iş adamı alındı. Üç günlük sorgulamanın sonunda tamamı serbet bırakıldı. Yaklaşık dörtyüz civarında davası olmuş ve tecrübe edinmiş bir kişi olarak, bu işlerden edindiğim tecrübe, bir operayonda tutuklama yoksa içi boş operasyondur. Bu insanların suçu yoksa neden gözaltına alıp üç gün eziyet ediyorsunuz. Yok suçlu iseler o zaman neden doğru dürüst dosya hazırlayıp Hakimin önüne koymuyorsunuz, diye sormazlar mı insana? Bu işler böyle yürürken öte yandan şehirdeki asayiş, trafik perişan bir halde. Neredeyse her gün ölümcül olaylar yaşanıyor. Trafik keşmekeş, caddelerde ikinci şeritler otopark olmuş durumdalar, araçlar yürüyemez hale gelmiş, bizim Emniyet Müdürü ile Vali Hükümete yakın isimlerin Vakıf toplantılarına katılmaktan hu işlere zaman bulamıyorlar! Vakıf toplantıları deyince, aklıma geldi oralarda yaşanan rezaletleri de gündeme alacağım, hatta bir Vakıf Başkanının, üst düzey bir Bürokratı tüyerinden nasıl kaldırıp oraya oturduğunu da yazacağım, olmaz böyle rezillik. Bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.