YENİ REKTÖRDEN BEKLENTİLER
Son altı aylık süreçte şehrimizdeki üst düzey yöneticilerin büyük bir kısmı değişti. Valisinden emniyet müdürüne, müftüsünden rektörüne pek çok üst düzey bürokrat gitti, yerlerine yenileri geldi. Vali beyle iki saate yakın sohbet ettik, bende bıraktığı izlenim gayet müspet. Devleti tanıyan, bürokrasi tecrübesi olan, aklı selim ve donanımlı bir vali kanaati oluştu bende. Osman Kaymak da ilk geldiğinde halk adamı olarak hoşumuza gitmişti ama son iki yıllık icraatları hiç de hoş değildi. Hele hele polislikten getirip özel kalem müdürü yaptığı arkadaşın hataları ona maledilip çok yıprandı, normalde başka ile vali olarak gidecekken merkeze çekilmesi onun adına üzücü bir durum. Eski emniyet müdürü de çok başarılı olamadı, gerek arkadaşlık yaptığı kişilerin seviyesi gerekse de icraattan çok açılışlarda boy göstermesi onu işinden alıkoyup fuzuli işlere yoğunlaşmasına neden oldu. Yeni emniyet müdürü geleli epey olmasına rağmen ziyaretine vakit bulup gidemedim ancak şu ana kadar onunla ilgili gözlemlerim müspet bir insan olduğu yönündedir. İşine odaklanmış, işinden başka fuzuli açılışlara katılmayan, siyasetçilerin peşinde dolaşmayan, devletçi bir emniyet müdürü kanaati hâsıl oldu bende, bu da şehrimiz adına sevindirici bir durumdur. Giden emniyet müdürünün telefon numaralarını öyle enteresan insanların rehberlerinde gördüm ki aklınız şaşar. Emniyet müdürü öyle herkesle oturup kalkamaz, her açılışa, ödül törenine katılamaz, bunlar çok önemli şeylerdir. O yüzden giden valiyle de emniyet müdürüyle de anlaşamamıştık.
Değişen bürokratlardan birisi de il müftüsü oldu. Kendisi iki yıl İlkadım’da çok başarılı bir ilçe müftülüğü yaptı. Diyanetteki çetelere hiç yüz vermedi, akçeli işleri olmadı. Akçeli işleri olanlardan uzak durdu, bu benim çok hoşuma gitti, o nedenle de il müftüsü olmasından mutlu oldum. Son olarak değişen OMÜ rektörüyle ilgili beklentilerimizi konuşmadan eski rektör Sait Bilgiç hocanın da hakkını vermek gerekir. Daha önce de belirttiğim gibi Sait Hocadan beklemediğim bir olgunluk gördüm, kimseyle kavga etmedi, kavgalı olduğu insanların dahi kadrosunu verdi, hakkaniyet ölçülerinde yöneticilik yaptı. Bu tavrı onu OMÜ camiasında sevilir hale getirdi ama ne MHP’lilere yaranabildi ne de AK Partililere. Atadığı dekanların tamamına yakını ülkücü olmasına rağmen MHP’lileri mutlu edemedi. İdari kadrolarda genel sekreterden başka hiç kimseyi değişmediği için AK Partililerin beklentisine cevap veremedi. Hatta bazı AK Partililerin işe adam koyma ve ihale takip işlerine izin vermediğinden AK Partililerin tepkisini aldı. Deyim yerindeyse ne İsa’ya yaranabildi ne de Musa’ya. Ben dört yıllık rektörlüğü döneminde hayırlı olsun ziyaretine dahi gitmiş değilim, bir kez olsun arayıp şu talebim var demedim ama neticede yaptığı idarecilik OMÜ’yü kavgadan uzak tutup akçeli işlerden uzaklaştırdığı için şehir adına mutlu oldum. OMÜ Tıp Fakültesi Erzurum’daki Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinden sonra ekonomisi en iyi durumda olan ikinci tıp fakültesi, bu çok önemli bir şeydir.
Gelelim yeni atanan Yavuz Ünal Hocaya; kendisi ile hiç ilişkim olmadı ama işimin gereği uzaktan herkesi takip ettiğim gibi Yavuz Hocayı da takip ettim. Yurt dışında eğitim ataşeliği yaptı, Diyanet İşleri Başkanlığında başkan yardımcısı olarak çalıştı, Ordu İlahiyat'ta dekanlık yaptı, OMÜ’de uzun zaman öğretim üyeliği ve idarecilik yaptı. En bariz özelliği başkaları gibi FETÖ’nün güçlü olduğu dönemlerde yazdığı kitaplarda Fethullah Gülen’i savunup, FETÖ’nün gerçek yüzü ortaya çıktıktan sonra yerden yere vurmadı. Adam gibi işin başından beri o yapıya düşman olduğunu ilan etti ve her fırsatta karşısında oldu. Ancak Yavuz Hocanın tek endişe ettiğim yönü her ayrıldığı yerden problemli ayrılması. Gerek Dİiyanet’teki başkan yardımcılığı görevinden ayrılırken, gerek yurt dışı görevinden ayrılırken, gerekse de Ordu’daki dekanlığından ayrılırken sıkıntılı ayrıldı. Yavuz Hoca insan olarak bizim dünya görüşümüzde olan inançlı ve samimi bir müslüman. Ondan tek beklentim; özellikle bizim camiadaki kavgaları bitirerek OMÜ’yü huzurlu bir eğitim kurumu haline getirmesidir. Hüseyin Akan döneminden itibaren bizim camia çok kötü sınav verdi, herkes birbiriyle kavgalı oldu, herkes birbirinin arkasından kuyu kazdı. Sait Hoca bu kavganın bizim camia dışında olanını belli bir noktaya getirip ortamı yumuşattı, Yavuz Hoca’dan en büyük beklentim aday olanlardan başlayarak camia içerisinde kavgalı olanların tamamını etrafında toparlayıp OMÜ’yü dünya genelindeki başarılı üniversiteler arasına koymasıdır. Sinop’tan Rize’ye kadar Karadeniz sahilindeki üniversitelerin KTÜ hariç tamamını ilahiyatçı rektörler yönetmekte, OMÜ’de de tıp kökenli olmayan ilk rektör Yavuz Hoca bu sınavı çok iyi vermek zorunda olduğunu unutmasın. Şayet bize düşen bir şey olursa sonuna kadar yanında olacağımızı da unutmasın. Sözlerime son verirken Yavuz Hocaya hayırlı olsun temennilerimizi ileterek, Allah yar ve yardımcısı olsun diyoruz. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.