OMÜ SEÇİMLERİ VE ANADOLU LİSESİ’NDE YAŞANANLAR
Bayramın ardından normal hummalı bir çalışma hayatına başlamış durumdayız. Ramazan boyunca her gün gazetenin Ramazan sayfasını yaparak samsun halkını aydınlatan başta İlkadım İlçe Müftüsü olmak üzere ilçe vaizleri ve personeline şükranlarımı sunmak istiyorum. Toplumun en yetkili ağızlardan dini malumat alması fevkalade güzel bir çalışma, emeği geçenlerden Allah razı olsun. Bugün iki konuya girmek istiyorum, konularımızdan ilki geçtiğimiz ay Türkiye genelinde başlatılıp ilimizde de Anadolu Lisesi üzerinden yapılmak istenen yürüyüşlerle ilgili yazdığım köşe yazısına gelen yorumlar ve Anadolu Lisesi ile ilgilendiklerini iddia eden bir grubun kendi aralarında yaptıkları yazışmalarla ilgili olacak.
İkinci konumuz ise bugün OMÜ de yapılacak olan Rektörlük seçimi ile ilgili olacak.
Öncelikle şunu belirtmekte yarar görmekteyim, her insanın bir dünya görüşü vardır, buna saygı duyarım, ancak yapılan yorumların üslubu insanların dünya görüşünden ziyade kişiliğini ortaya koyar. Anadolu Lisesi bu şehrin en güzide eğitim kurumlarından biridir ancak yıllarca birilerinin dümen suyunda dışarıdan yönetilmiş, gezi zihniyetindeki insanların dışarıdan zorlamalarıyla eğitim politikaları üretilmiş, solcu ve ateist insanların başrollerde olduğu bazı marjinal grupların kafalarına göre hüküm sürmeye çalıştığı bir eğitim kurumu. AK Parti iktidar olduktan sonra uzun bir süre kurumu düzeltememiş, okulun bahçesinde her türlü yanlış iş yapılmaya müsait ortamdan tutun da dışarıdan okula gelen balici, uyuşturucu içenlere dek her türlü yanlış işlerle uğraşanlar okulun bahçesinde ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlarmış. Geçen yıl okula atanan müdür ciddi bir çalışma yaparak okulun tüm giriş çıkışlarını kontrol altına almış, belli noktalara kamera koymuş, okulu kontrol altına almış.
Ancak bundan rahatsızlık duyan yukarıda bahsettiğim çevreler olayı farklı mecraya çekip yürüyüşler, nümayişler yapmaya kalkmışlar ama yememiş. Biz de olayı öğrenir öğrenmez olayla ilgili kanaatimizi köşemizde yazdık. Ancak bazı kendini bilmez seviyesiz, ahlaksız ve terbiyeden mahrum kişiler kendi aralarında öyle enteresan yorumlar yazmışlar ki aklınız şaşar. Kimisi bana badem bıyıklı demiş, kimisi ver üç kuruş istediğini yazdır demiş, kimisi de kendi adının soyadının ve karakterinin gereklerini yerine getirerek ağır hakaretlerde bulunmuş. Bunların tamamını anlayabildim, zira seviyeleri, karakterleri, ahlaki durumları belli insanlar ancak akıl erdiremediğim çok enteresan bir kişi var ki yaptığı iş beni ciddi anlamda hayrete düşürdü. Nedir yaptığı iş ve kimdir bu kişi derseniz, bundan yaklaşık on beş yirmi yıl önce Bahçelievler’de oturduğum binanın inşaatını yaparken ıslak zemin malzemelerini aldığım arkadaş. Geçtiğimiz yıl beni telefonla arayıp “Ağabey benim bir sıkıntım var, yardımcı olur musun?”, dediğinde, “Olur neden olmayayım; gel bakarız” demiş olmama rağmen gelmemiş ama bu konuyla ilgili, benimle ilgili hiç alakası olmayan bir yorumu arkadaşına yazdığını görünce bunu adına kayıtlı telefondan aradım. Telefona bir kız çocuğu çıktı, kızım ben falancayı arıyorum deyince o benim Babam bu telefonu bana verdi ben kullanıyorum deyince o zaman babanın telefonunu ver de konuşayım dedim, o da bana bir telefon numarası verdi. Verdiği Telefon numarasını aradım yine bir bayan çıkınca telefona, ben falancayı aramıştım acaba yanlış mı oldu dedim, muhatabım evet deyince telefonu kapattım.
Aradan bir iki saat geçince bu arkadaşın başkasıyla görüştüğü facebok sayfasından yazdığı yazılar elime geçince şaşırdım kaldım. Bu zatı muhterem arkadaşına ne yazmış biliyor musunuz; aynen şunu demiş “Adnan Bahadır beni adıma kayıtlı telefondan aradı ancak o telefonu kızıma verdim o kullanıyor, O’nu savcılığa şikayet edip benim kızımı aradı deyip başına iş açsam mı?” demiş. O da “Boşver, O araştırmacı gazeteci ya o bulsun seni” demiş. Adamlardaki zihniyeti görebiliyorsunuz değil mi, adam kendi dünya görüşünde olmayan insanların başına iş açabilmek için öz evladını dahi ahlaksızca kullanabilme cihetine gidebiliyor. Allahtan telefonlarım dinleniyor da yaptığım tüm konuşmalar kayıt altında, bir de bu zatın yaptığı tüm yazışmalar elimde, yoksa işin yoksa uğraş iftiralarla. Zaten yoktan yere il arayan o kadar çok şefer mahrumu insanlar var ki anlatamam. Otuz beş yıl önce Of’ta yaptığımız bir iyiliği zimmet diye yazacak kadar fütursuzca davranan insanların olduğu bir ortamda bu tür insanların olması da normaldir herhalde. Biz inandığımız dava uğrunda ölmeye de hazır olduğumuzu belirterek bu konuyu burada bitirmek istiyorum.
İkinci konumuza yer kalmadı ama bir kaç kelam etmeden geçemeyeceğim. OMÜ’nün içerisinde bulunduğu durumu herkes biliyor, hatta dün bir meslektaş gayet güzel ele alıp işlemiş, arkadaşı sevmesem de onun dediği gibi “okumam onu” deyip her gün ilk önce bizi okuduğu gibi palavra sıkmadan adam gibi okuduğumu söyleyerek dediklerine aynen katıldığımı da belirtmek isterim. On dört adayın yarıştığı bu seçimde temennim şu ki özellikle bu güne kadar Paralel yapının cirit attığı bir OMÜ yönetiminden kurtulup devletin ve sağduyunun hakim olduğu bir rektörün seçilmesini temenni ediyorum. Hüseyin Akan hepimizi mahcup etti. İnşallah gelen arkadaş paralel yapıdan OMÜ’yü temizler de bu canım eğitim kurumu tekrar eski itibarını kazanır. Seçimle ilgili daha önce yazdıklarımdan farklı bir düşüncem olmadığından konuyu tekrar ele alma gereği duymuyorum. Umarım ilk üçe atanması gerekenlerden birisi girer, aksi halde ilk altıdan birisi atanır ama bu da biraz sıkıntılı olur. Sözlerime son verirken herkese aklıselimini menfaatine göre değil vicdanına göre kullanmasını tavsiye ederim. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.